Bir an için kendinizi bir şirketin Genel Müdürü olarak düşünün. Yok hayır, biraz daha havalı olsun CEO yapalım sizi. Bir ademoğlunu size tanıştırırlar, iş için başvurmaktadır. Tanıtım faslında mutlaka şöyle bir cümle de geçer: Kendisi hem çalışkan hem de çok dürüsttür. Bayılırım bu tanımlamaya. Yahu ne zamandan beri zaten olması gereken, olmazsa olmaz vasıflar az bulunur Hint kumaşına dönüşüverdi ?
Size gerekli olan O kişinin işine ne kadar hakim olduğu; bir de huyu suyu … İşinde iyidir ama huysuzdur! İş arkadaşlarının motivasyonunu darmadağın ediverir. Bunlar önemli. Dürüstmüş… Elbette dürüst olacak.. Çalışkanmış; yok tembel olaydı bir de…
Bu girişi neden yaptım? Absorberr’ın çalışma prensiplerinden ve diğer üreticilerin büyük çoğunluğundan bizi ayıran özelliklerinden bahsederken ne yazık ki zaten olması gerekenleri, zaten olmazsa olmaz olanları bulunmaz Hint kumaşı misali önünüze koyacağım da ondan. Bu özellikler bizi pek çok rakibimizin önüne geçireceği için bizim açımızdan sevinilmesi gereken bir durum gibi görünse de aslında ülkemiz ve insanlık adına üzülmemek elde değil.
Öncelikle kullandığımız malzemelerin tamamını kılı kırk yararak seçeriz. Para kazanma, daha çok kazanma hırsıyla merdiven altı tabir edilen rezilliğin (ürünlerin demek içimden gelmedi) tek bir gramı bile kapımızdan içeri giremez. Esanslarımızı ülkemizin en önde gelen imalatçılarından alırız. İthal edeceklerimizi de aynı titizlikle seçeriz. Gerek esanslar, gerekse de kullandığımız solvent ve diğer kimyasalların tümü Avrupa Birliği normlarına uygundur. Her türlü alerjen testi yapılmıştır. MSDS dediğimiz belgeye (bir diğer adıyla Safety Sheet) haizdirler. Esansların tamamı Uluslararası Koku Birliği’nin (IFRA) onayından geçmiştir. Su bile kullanacak olsak, ecza depolarından temin edilen distile sudur kullandığımız; çeşmeyi aç doldur yapmayız bir diğer deyişle.
Gelelim kokularımızı nasıl ürettiğimize. Öncelikle parfümör değiliz; böyle bir iddia sahibi olmadığımız gibi olmayı da beklemiyoruz. O iş özel bir yetenek ister; eğitimi de cabası tabii. Bu cümledendir ki bizim işimiz, belirli bir kültürel yapının üzerinde yer alan müşteri portföyümüzün büyük kısmının sevebileceğini düşündüğümüz kokuları araştırıp bulmaktır; o kokuları yaratma işi de parfümörlerindir.
Neyseki birlikte çalıştığımız esans üreticilerimiz bu konuda son derece yetenekliler. Hem bizden giden koku fikirleri hem de kendi araştırdıklarını bir arada yoğurup bize trend kokularla geri dönüyorlar.
Malzeme tedarik ettiğimiz şirketler bizim ana damarlarımız gibidir. Sanki görünmez bir ortaklık bağıyla bağlıyızdır ; omuz omuza çalışırız. Uzun yıllar birlikte olabilmeyi ilke ediniriz. Bunun tek nedeni vardır: Absorberr’ın üretim gamında yer alan her ürün sizlere aynı kalite ile ulaşabilmesi için kullanılacak her malzeme sürdürülebilir olmak durumundadır. Dolayısıyla sıradan, piyasa işi çalışan tedarikçilerden uzak dururuz.
İnsana değer veririz. Doğaya saygılıyız. Yenilikçi ve araştırmacıyız. Örneğin yerli – yabancı oda kokusu üreticilerinin neredeyse tamamı ürünlerinde %70-80 lere varan alkol kullanırken, biz alkolün yanısıra dünyada “Yeşil Solvent” olarak bilinen bir malzemeyi de kullanmayı seçtik. Bu malzemeyle, alkolün esansın başını döndürüp şişenin içinden hızla kaçmasını ve kokunun hızla tükenmesini frenliyebildik.
Sonra Fitalat denilen bir malzeme var; kozmetikte sık kullanılır. Kokuların kalıcı olmasına ve renklendirilme işleminde yardımcıdır Ne yazık ki insan sağlığı için çok ciddi tehlike arzettiği üzerine onlarca makale, araştırma yazısı olmasına karşın kullanımı resmen ve tümden yasaklanmadığından (bazı türlerinin bebek malzemelerinde yasaklandığını okumuştum) yaygın olarak kullanılmaya devam ediliyor. Özetle kansorejendir, erkeklerde üreme bozukluğuna neden olabiliyor, bünyemizin hormonal dengesini alt üst edebiliyor ve görülen o ki üreticilerin vicdanına kalmış durumdayız. Daha kolay ve daha çok para kazanma hırsıyla körleşen vicdanların hesabı elbet bir gün sorulur. Söylememize gerek yok herhalde Fitalat, Absorberr’ın arka bahçe kapısına bile yaklaşamaz.
Bütün bu titizlenmelerimize karşılık ürünlerimiz sütten çıkmış ak kaşık misali hepten zararsız mıdır? Bunun cevabını birlikte bulalım mı? Lütfen kalkın yerinizden ve ecza dolabınızdan herhangi bir ilacı alıp prospektüsünü açın; yan tesirleri bölümünü bulun ve okuyun. Bir dahaki sefer o ilacı almanız gerektiğinde korkudan eliniz titrer. Örneğin aldığımız en masum ilacımız CorAspin; Allah’ım anafilaktik şok mu istersiniz? Cilt reaksiyonları, kaşıntı, kurdeşen mi? Mide bulantısı, ishal ve mide yanmasını saymıyorum bile. Yalnızca kimyasalların değil, yeryüzündeki doğal olan her ürünün bile yan tesirleri olabilir. Çoğumuzun içine düştüğü bir yanlış algı vardır: Doğal bu deriz.. masumdur yani, zararsızdır. Fruktoz sanki doğal değil mi? Akrebin, yılanın zehirleri? Isırgan otu nasıl da kaşındırır, çocukken toplardık dağdan bayırdan, bir yandan da hatır hutur kaşın dur. O nedenle bizim ürünlerimizin de bünyeden bünyeye değişen zararları minimal de olsa mutlaka vardır.
Bu noktada bir başka vicdan muhasebesi daha karşımıza çıkıyor. Gerek bizim Sağlık Bakanlığımız gerekse Dünya Sağlık Örgütleri bu olası tehlikelerin ambalaj kutusu üzerinde açık seçik yazılmasını şart koşmuşlar. Ürünlerimiz daha araştırma ve test aşamasındayken üşenmeyip hangi oda kokusunu görsem kutu üzerlerindeki bilgileri okuyordum. Bir bölümü detaylıca yazmıştı. Çok bilindik, adıyla kocaman markaların çoğunda bu tehlikeler ne yazık ki bir iki cümle ile sınırlıydı. Garip bir durum vardı. Nedenini araştırdığımda buldum bu garipliğin cevabını. Tüm dünyada olduğu gibi bizde de 120 gr altı ürünlerin ambalajında bu tehlikeleri detaylayıp detaylamamak serbest bırakılmış. Bilin bakalım Absorberr bu rahatlatıcı özgür bırakılışı kullandı mı? Cevap için bakınız kutularımızın arka yüzü.
Bölüm II ‘de burada bitiyor efendim..
Bölüm III / Absorberr koku reçetelerinin hazırlanış öyküsü ‘nde buluşmak üzere..
Kalın sağlıcakla ve sevgiyle